Yönetmenin gözünden


Opus Magnum'a doğru

Yönetmen, tanıklıklara tanıklıktır.
Sinematogia kaanunlarından biri de yönetmenin, tanıklık meselesinde durduğu azab-ı mukaddeslik prensibidir. Nedir bu prensip? Sonlandırmaktır. 

Neden azab-ı mukaddes dediğimi sorarsan önden buyur lütfen.

***

Nasıl bilirsiniz? diye sorar imam, 3 kez, meftanın ardından. 
- İyi biliriz, der cemaat. Sonlanıştır bu! Sonsuzun iyiliğidir son.

"Bir insan yaşarken, onu bilemeyiz, ne zaman ölür o zaman bilebiliriz" der bir bilgem, "çünkü yaşarken sürekli değişir insan ve bir şey sürekli değişiyorsa onu nasıl bilebilir ve bir sıfatla sonlandırabiliriz"_ ya da öyle bir sıfat söylemeli ki tüm sıfatları kapsasın ve canı ölüm'e geldiğinde bu değişim biter anladığımız anlamda ve ölüm ile ölümsüzlüğü başlar. "Bir insan ölmeden onu bilemeyiz." Bilmek, sonsuzluğun mührüdür ve sondur ve son, böylece sonsuzluğun kanıtı değil midir?

Yönetmen, sonsuz bir iş yapar, bu yüzden simyanın en önemli kavramı Opus Magnum'dur diyorum. Yaşamı sonlandırmak gibi azab-ı mukaddes bir prensibin elçisidir. Yaşamı sonlandırmak, yaşayan tanıklarını tanımamız için bir gereçtir.

İşte bu gereç, yönetmendir.

Hürmetler

KD


Yorumlar

Yorum Gönder

Popüler Yayınlar