Yazı insana dönüşürse




"Masalsı bir denizdir yazı deryası; yüzmene gerek kalmadan içinde devinebildiğin ve dilediğinde üzerinden yürüyüp geçebildiğin. Yazmak da böyledir o an..."
Kain Dede

Parça'nın Bütünle Etherik İlişkisi

Bu gece, "yazı"nın edebi bir konfor nesnesi olmasının ötesinde bir varlık düzeyi olduğu yere işaret etmek istiyorum.

Yazı, tıpkı düşünce, dil, söz gibi varlıksal bir alana aittir. Varoluş nesnesi değildir. Yani duyusal değil, görüngüseldir.

İmgelem yetimiz; düşünce, dil ve yazının beliriş biçimine eşlik eder.

Yazıdan sonraki açılım nedir?
Örneğin, imgelem yetim uçmayı hayal ediyor. Onu düşüncemde belirliyorum, belirleyebiliyorum çünkü uçamıyorum değil, uçmuyorum da değil, uçmanın yokluğundayım.

Her olumsuzlama bir olumlamadır, diyor Hegel.

Belirlenim, bir yokluktur ve dilde "istek" olarak beliren bu yokluk, düşüncede kavramdır.
Ve her istek belirli bir yokluk değil midir? Ve her istek, düşüncenin

Kültür, dil'dir. Bilincin, doğayı yeniden inşaa ettiği düşünce alanında Dilin örgütlenmiş biçimidir.

Yazı ise kültür içinde bir gediktir, bu yüzden bir dil-üstüdür. İnsan yazıyla kendini aşar.  Çünkü yazıda dil olumsuzlanır salt biçim olarak değil ama içerik olarak da ve imgelemin mutlak özgürlüğe yakınlaştığı alandır burası. Yakınlaştığı alandır dedim, çünkü mutlak özgürlükte, yazı da olumsuzlanmış olacaktır ve bu olumsuzlanma bir alan'dır.

Ve bilinç, Alan'ın İnsan biçimine dönüştüğüne tanık olur, Okuyucu olarak.

İyi geceler.

KD





Yorumlar

Popüler Yayınlar