Bilge Süleyman, Bilginin başlangıcı ölüm korkusudur, diyor. Ölüm korkusu, bir dehşettir. Öykünün içine yerleştireceğin dehşet imgesi, izeyiciyi öykünün bilgisine taşımalı. Ancak bu şekilde öykü, izleyiciye nakşedilir.
Güzellik ama burada "saf" güzellik, yani biçimsel olan değil ama yine de biçimde masumiyetle karışmış olan özsel güzellik, dehşetin başlangıcıdır. Neden, çünkü dehşet, bir şeyden korkmak değil ama korkudan akılda cereyan eden varlık-kaymasıdır, bir tür ontolojik-şok'tur... Peki saf güzellik neden bu ontolojil-şok'un başlangıcı olsun? Düşünülmesi gereken budur. Ontolojik olan görünüşe çıkmaz ama görüngüye çıkar. Bu yüzden bir insanın yüz ifadesinden değil, söz iafdesinden bu şok tespit edilir.
Güzellik katlanabileceğimiz dehşetin başlangıcı mıdır?
YanıtlaSilGüzellik ama burada "saf" güzellik, yani biçimsel olan değil ama yine de biçimde masumiyetle karışmış olan özsel güzellik, dehşetin başlangıcıdır. Neden, çünkü dehşet, bir şeyden korkmak değil ama korkudan akılda cereyan eden varlık-kaymasıdır, bir tür ontolojik-şok'tur... Peki saf güzellik neden bu ontolojil-şok'un başlangıcı olsun? Düşünülmesi gereken budur. Ontolojik olan görünüşe çıkmaz ama görüngüye çıkar. Bu yüzden bir insanın yüz ifadesinden değil, söz iafdesinden bu şok tespit edilir.
SilAslında öyle geçiyor bir filmde,
YanıtlaSilyani öyleymiş...
FİLM'lere inanır mısın?
Filmler, toplumların kendilerini yeniden inşaa ettikleri imajiner kolektif özgürlük alanıdır. Buna inanmak değil, bunu idrak etmek olanaklıdır.
Sil