Orfeus Dükkanında İğne
Sevgilinin Gözünden Aramaktır Kendini, Dünya...
Mekan, içselleşmiş öznedir. |
Uzun zamandır Gönlün Görüngübilimi üzerine çalışıyorum, Hegel'in
bıraktığı Germanik dünyadan sonra Geist'ın Anadolu'da ulaştığı saltık Biçim
üzerine...
Özellikle tasavvufun, Sünni-İslam ortodoksisi dışında,
Ortadoğu ve Anadolu’da, Pythagoras ve Empedoklesçi uygulamalardan kaynaklanan,
daha sonra İslam’la birleştirilerek geliştirilen batıni-ezoterik yaklaşımları
oldukça ilginç simgesel bir yapıya sahiptir. Bu yapı; İslam’ın totaliter
dizgesine tutarlı bir başkaldırı olması ve onu dönüştüren uygulayımsal ve
kuramsal “düşünsel” yapısı bağlamında çok önemlidir. Tasavvufun bu dizgesi
öylesine güçlüdür ki, Anadolu’da batılı anlamda felsefi düşüncenin gelişimini
gereksiz kılmış, Osmanlı devlet yönetiminde de etkili olmuştur. Ancak,
tasavvufun sözünü ettiğim toplumsal işlevleri başka bir yazının konusu
olabilir. Ben bu yazımda, bir sufi ya da seyyarın “uzlette” iken
karşılaştıklarını, bu deneyimi yaşamış olan dervişlerin yazdıkları kitaplardan
derlediğim kimi ayrıntıları, simge, hikmet, fantazya, alegorik yapıları
bağlamında anlatmak istiyorum.
Bu metinde tasavvufun batılı anlamda
felsefi düşünceyi neden gereksiz kıldığına dair bir arayış içindeyim. Gönül
kavramı, seninde bildiğin gibi aşka düşen akıl olarak tanımlanır Anadolu
bilgeliğinde... Gönlün Görüngübilimi ise Tin'in kendini bulma sürecinde
nelerle karışlaştığını, kendinde ve kendi için kendini ne sandığını ve bu dizge
içinde kendini yanılgıların ve kuşkuların kalktığı saltık bütünlük içinde
bulduğu (fi reybe) hali arı kavramsal olarak tanıtlamak istiyorum.
Özet: Gönül, mekandır ve içselleşmiş özne olarak Tin'dir ve sonsuzluğun sınırıdır.
Yorumlar
Yorum Gönder