Esatiri Evvelyn
Öyküyü içselleştirmek...
Bugün, metroda giderken, bir metnin içinde tünel kazma fikri aklıma geldi. Tünel neden kazılır? Altyapı kurmak için. Öyleyse Sinematogia'nın hedeflerinden biri de fenomenolojik danışmanın, yazılmış bir öykünün - metin düzleminde - altyapısını kurmaktır, bunu içinse simgeler arası tüneller oluşturur.
Aslında izleyici, bir bilinçdışı izlenimine maruzdur film izlerken... Yani algıda hareketi izlerken, arı tam algıda bir metni okur anlağımız... Bu okuma biçimine eskiler tekellüm diyor. Kelam etmek. Gündelik dilde kelam etmek konuşmaktır oysa Sinematogia'ya göre kelam etmek, metni okumaktır. Açılan tüneller ne denli özsel ise, izleyicinin esatiri evvelynine bağ kurulur.
Nedir esatiri evvelyn diyeceksin?
Bunu eski masallar olarak çevirseler de doğru tercümesi şudur: ilk satırlar...
Peki ilk satır nedir?
Bir satır doğrusal düzlemde düşünülür, peki metniniz kübik yazım türüne uygunsa ilk satır, ölümü içselleştirmektir ya da başka bir deyişle yaşamdır.
Film karakterlerinin gerçek hayattaki karakterlerle ayırımını bu ince çizgi belirler. Öykün hangi kelime ile başlıyorsa o kelimenin tecellisi ile biter.
Ve pişmanlıkla başlamayan bir öykü aklanamaz.
Çünkü pişmanlık, masumiyetin içselleştirilmesidir ve her ne içselleşmişse o terfi etmiş olarak tecelli eder.
İyi uykular...
KD
sevdanın meyvesi...
YanıtlaSil