Sisli Günün Köprüsü

Köprüyü Kurmak: Kareler arası geçiş ise

Köprüyü yürümek: Geçişler arası karedir

Bugün pazar. Dün gece 22:41'de başladı. Bugün saat 10:41'de bitdi...

Oyun: İçindeki İçinde'nin Draması


Yönetmenin işi Opus Magnum'dur dedik daha önceki yazılarımızda. Nedir peki "Opus Magnum"?


1- Metinlerarası Ignis
2- Sinemanın Felsefe Taşı


Sinemanın Yolu'nda devindirici öznenin Yönetmen olduğunu söylemiştik bu yüzden onu ekranın karşısında görmeyiz. Salt kamera arkasında olduğu için değil ama eserinin içine öz olarak nüfuz ettiği ve Tin gibi biçimi geride bıraktığı için...  Bu yüzden Senarist'in simya çalışmasının amacı Yönetmeni bulmaktır. Bu buluş, onu metinde diriltmek olarak bulmaktır. (İçerideki yönetmen)

Ve tüm gaye gördüğün üzere, izleyici - film, izleyici - sosyal yaşam, izleyici - insan arasında bağ kurabilmenin en ideal an'ını yaratmak!


Bunun gibi anlattığımızı kanıtlayan eserler var ama işte bunlar da bir an için izleyici ile film arasında kurulan köprüyü, izleyici - izleyici arasında kurma isteğine kadardır.


İlk kez izleyici - izleyici arasında kurulan körpüden bahsediyorum.


Kaç hikaye izleyiciden izleyiciye aktı gitti?


Öyleyse Sinematogia'nın amacı, hikayeyi hikaye olmaktan çıkarmak ve onu yaşamın metersine yerleştirmek ve onu sisli bir günde yürünecek bir köprü haline getirmektir. (Meteris: Kral Nabukednezar'ın hendeği).

Nedir bu sisli günün köprüsü? 


Metnin içine yerleştirilen bir başka düzleme ait ateşli-metin (harlequin)... Metnin içine yerleştirilen dinamo (dönüşler enerji kaynağı yaratır)... Özlemlerini fitilleyen bir ateş, yüreğini kıpırtadan bir şelale... Bir açlık ki doyumu sadece eski masallarda bulan... Bir arayış bulduğunda başlayan, bir zafer ki tüm kaybedişleri içeren... Bir göz ki sadece gerçekleri konuşan...




Beyaz perdede kelam görür.




Bu Metin nedir?


Onu söylersem Sinematogia'yı kapatmalı öyle değil mi? Çünkü bugüne kadar gerçeği apaçık kim gördü ki?


Biz hendese ilmine devam edelim. Tünellerimizi kazalım, yapılarımızı kuralım, odalar yapalım içlerimize, iç odalardan iç odalara gezinelim, ziynetlerimizi saklayalaım ve  ta ki sisli bir günün o ecel köprüsünde Kral göründüğünde "İşte İnsan" diye haykırıp Hakikatin karşısında batıl olanın kumsallardaki tepeciklerin dalgalarla yıkılışı gibi çöküşlerini izleyelim.


Bir imgesel düzenek kurdum sana az önce... 


Yani imge öznedir diyoruz ama Özne, metindir; imgenin varlık alanı yani İmge'nin aynası... Metne baktığım da - ki ona bakmak onu öykü yoluyla dinlemektir - gördüğüm sadece okumaktır.

Öykü nedir?


Öykü, Oyun'a öykünmedir.

Öykünme ise kendi-olmayan bir şeyi anlattığında kendini dışarıda bulduğun eşiğin sancısıdır. İşte sineman budur. Eşiğin sancısı... Dokunmak istersin ve öğrenirsin ki dokunmak biçimle değil, özle olduğunda Gerçektir. Sinema bize Tinin kayrasını sunar ve biz bu sunuş ile katarsiz yaşarız. Kataris nedir ey iz sürücü?


O bir izleyicinin, bir başka izleyiciyle kurulan bağıdır.

Hiçbir kanıt ve metafizik sonurgular beni bu bağa götüremedi, sinemanın simyası hariç.

İmdi sen bu eşikten sonra öykünü bekle, sisli günün köprüsünü... 


Nedir o sisli günün köprüsü?


Sis önemli değil, önemli olan Işık! Işık, gözünde ne zaman ışık olmaktan çıkmaktadır? Buna bir bak yüreğinin aynasında... Dünyada açlık, savaş, vahşet sürüyor. Elin kolun bağlı, vicdanına sığınıyorsun. Vicdanın seni suçluyor. Sinematogia der ki içinde büyüdüğün bu Vicdanı bertaraf etmedikçe, içindeki tapınağı bu dünyanın merhametinde de zulmünden de arındırmadıkça Gerçeğin ama sadece Gerçeğin gelini olamazsın. Hastalıkta sağlıkta ve ölüm seni senden ayırıncaya dek, Tin güvey oluncaya dek iç-mabedine gir... Orada bir süre bekle, İmge, içeri sızdığında İmge kendini yazacak. 


İmge, sebeplerin biricik tözü...


Sen sadece bir iz sürücü gibi İmge'yi izle... Onun Simge'ye dönüşümlerini anla... Senaryo metninde yaratılan yasalar, Özgür Tinin saltık yasalarıdır, orada İnsan denizin üzerinde yürür çünkü yürüyen Tin'dir ve deniz de eterik alandan başka bir yer değildir.



Biliyorum, Sinematogia'nın yolunda aklın karışıyor ama dediğim gibi insan tininin delhizlerinden geçiyoruz. Bu delhizlerden geçmeyi başarırsan, sadece senaryo yazmayı başarmayacaksın ama elem neşrah desturu üzerine kalbini eline alıp Kavramın tertemiz suyuyla yıkayacaksın onu...


Sinematogia'yı okuyorsan Büyük Giz için buradasın, demektir, ötesi yok. Burada, bu karanlık satırlarda başka birşey arama ayışığının yansısı dışında...


Yoksa kişisel sırrını, kişisel hezeyanını ya da çalıp çırpmalarını bir dizgeye oturtmana yardımcı olmayacaktır buradaki beyaz alevin diviti...

Sufi yolu, bu dünya için ne ise, Sinematogia da sinema için odur.

İyi pazarlar
Kuzgunum, Kara Kuzgunum... Git İmgemi bul...


KD.

Yorumlar

Popüler Yayınlar